

İyisiyle kötüsüyle bir yılı daha geride bıraktık. Öncelikle ekonomik ortam açısından 2021 yılının çokta iyi geçmediğini, 2022 yılının ülkemize bereket, refah, bol kazançlar getirmesini temenni ediyorum. Hepsinden önemlisi enflasyonun hız kestiği bir yıl olmasını diliyorum.
Gerek yurt içi, gerekse yurt dışı etkenlerden dolayı 2021 yılında halkın kıt kanat geçindiğini söylesek abartmış olmayız. Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü mart 2020’nin devamında 2021 yılına Covid-19 tedbirleri ile girdik. Sokağa çıkma yasakları, sınırların kapatılması, uçak seferlerinin iptali, eğitim öğretime ara verilmesi, bu sırada işsizlerin artması, üretimin yavaşlaması, hatta bazı sektörlerde tamamen durması gibi pek çok olumsuzluklarla karşılaştık. O günlerin bazı politikalarını eleştirsek de dünya ülkeleriyle kıyaslandığında alınan tedbirler ve ekonomik programlar ile Kovid 19 salgınından az etkilenen ülkelerden biri Türkiye oldu.
Halk açısından kapanmanın olduğu 2021 yılının ilk çeyreğinde ki alım gücü son çeyrekten daha fazlaydı. Sonrasında pek çok varyant ortaya çıksa da enflasyonun yüksek seyirlerde olması nedeniyle kısıtlamaların alternatifi olarak aşı oranının artırılması üzerinde duruldu.
2021 yılına damga vuran önemli olaylardan bir tanesi de Merkez Bankası’nın politika faizini 200 baz puan artırarak yüzde 17’den yüzde 19’a yükseltmesinin ardından Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal’ın görevden alınıp yerine Şahap Kavcıoğlu’nun atanması oldu. Merkez Bankası Başkanı’nın 21 ay içinde üç kez değiştirilmesi, ekonomide güven kaybı, kur artışları ve enflasyonist ortamın oluşmasının başlangıcı oldu.
Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu, yüzde 19’da aldığı politika faizini aralıklarla yüzde 14’e düşürmesi sonucunda ise Türk Lirası 2021 yılında tarihi değer kaybına uğradı ve dolar 18 liraya, euro ise 20 liraya dayanarak rekorlara ulaştı.
Döviz artışı ile tetiklenen (TUİK’e göre 21,3, bağımsız kuruluşlara göre yüzde 50, halka göre yüzde 100’ün üzerinde) enflasyon ve Türk Lirasının değer kaybının önlenmesi noktasında faiz artırma dahil bazı önlemler alınmasını talep eden eski Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın (olması gereken) maliye politikaları geri çevrilince görevden affını istedi. Affı kabul edilen Ekonomist Lütfi Elvan’ın yerine Siyasal Bilimci Nureddin Nebati atandı.
Bu süreçte halkın hissettiği enflasyonla TUIK arasında ki fark açılınca asgari ücret tespit komisyonu 2022 yılında geçerli olmak üzere asgari ücreti 50,4 artırarak 4 bin 253 lira olarak belirledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 20 Aralık akşamı, döviz kurunun freni patlamış kamyon gibi ilerlemesine set çekme amaçlı
‘dövize endeksli mevduat hesabı’ sistemini hayata geçireceklerini açıkladı. Açıklamanın ardından dolar kuru 11 liranın, euro da 12 liranın altına düştü.
Dövize endeksli mevduat hesabı, yurt içi yerleşiklerin dövize yönelmemesi ve dolarizasyonun önüne geçilmesi noktasında alternatif yatırım aracı olarak sunuldu. Birikimini döviz olarak faize verenler veya dövizde tutanlar, TL ile faize yatırır iseler döviz gelirinden oluşan kayıp (fark) hazine tarafından ödenecek. Bunun yanında dövize endeksli mevduat hesabı halk arasında yağmurdan kaçarken doluya tutulmak olarak algılandı. Çünkü dövizden kaynaklanan kaybın hazine tarafından ödenmesinin yanında devlet eliyle halk faize yönlendirilecekse politika faizinin yüzde 14’e düşürülmesinin mantığını özellikle Ak Parti seçmeni sorgular oldu. “Yeni model bunu gerektiriyor,” gibi cevap verilirse o zaman ‘nas’ vurgusunun nedeni sorulur. (ki) -Politika faizi düşüyor, -halk tavandan faize yönlendiriliyor, -banka kredi faizleri ve borç faizleri yükseliyor. Bu üç uygulama arasında pozitif bir bağ kurabilmek neredeyse imkansızken o zaman bu kadar sıkıntının neden çekildiği sorularının yüksek sesten dillendirilmeye başlandığını belirtmek isterim.
Dövizin düşmesi ve Türk Lirasının değer kazanması ne kadar da memnuniyet yaratsa da 12 gün geçmesine rağmen piyasalara yansımaması tepkileri beraberinde getiriyor. Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Genel Başkan Yardımcısı Ali Kaya, “market raflarındaki ürünlerde ilk aşamada yüzde 20-30 indirim oldu. Bir ay sonra fiyatların yüzde 40 aşağı ineceğini tahmin ediyoruz ve ineceğini de iddia ediyorum.” ifadelerini hangi bilgiye dayanarak verdiğini açıklamalıdır. Ayrıca sayın Kaya, döviz artışlarında günde 3 kez etiket değiştiren marketlerin şimdi neden bir ay beklediklerini de açıklarsanız memnun oluruz. Çünkü sizin tahmin mi, iddia mı ettiğiniz indirimleri biz hala göremedik.
Nihat Altay