

Sert kuzey rüzgarı gün boyu.
Yerde kar yok, ara ara yağmur.
Ama buradakiler için “bahar gelmiş”, öyle diyorlar.
…
Hava ayaz olunca adaları sayamadım; 14 ada üzerinde Stockholm, onlarca köprüyle suları aşmışlar.
Üç milyona yakın nüfusu, İsveç sanayisinin yüzde 35’ini barındırıyor.
Başkent.
Ve hepsi bu.
Kraliyet Sarayı, bir kaç müze; soğuk ve ilginç olmayacağına ilişkin önsezi, içlerini gezme isteğinin önüne geçti.
…
Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçiliği.
Devletimizin ticaret müşaviri ile toplantı.
Betül Ay; gencecik bir kadın, enerjik, ilgili.
…
Otelde son gece.
Üç otel tanıdım; Türkiye’deki dört yıldızlı, emsal otellerle kıyaslanamayacak kadar kötü.
Banyo terliğinden, içeceklerin olduğu buzdolabının olmamasına kadar bir dolu gariplik.
Cimri kahvaltılar bonus.
En garibi ise yandaki fotoğrafta; evet, birinde odadan resepsiyonu arayabilecek telefon dahi yoktu.
…
İsveç’te çeşmeden akan su içiliyor.
Hoş, serin bir tadı var.
…
Türkiye’den gelen haberler iç açıcı değil.
Bugün panik sarmış marketleri.
Aklı yok sayınca, olacağı bu.
Ve sosyal medya; kimi sahte, kimi olayı büyütmeye çalışan paylaşımlar.
Bugüne kadar coronavirüs krizinin doğru, yerinde ve şeffaf yürütüldüğüne inanıyorum.
Umarım bu performansımız devam eder.
…
Yol arkadaşlarım vardı, Türkiye’den birlikte yola çıktığımız.
Makam masalarının ardında tanıdığım bürokratlarımız ve benim gibi STK başkanları.
Eski deyiş, yolda tanıyor insan yoldaşını.
Selâm olsun hepsine; yolculuk yaptık, yoldaşlık ettik.
…
Yarın Vikinglerin torunlarıyla vedalaşma zamanı.
Merhaba Türkiye, merhaba panik…
http://mbulentdeniz.blogspot.com/2020/03/takmamz-yasak.html?m=1