-
HABER Bankalarda yeni dönem! Gitmeden kontrol edin ATM'lerde para çekme limiti değişiyor
02 Mart
-
HABER Online alışveriş, GSM ve internet aboneliği şikayetlerinde dikkat çeken artış
30 Mart
-
HABER "Trabzon - Gümüşhane Arası Ulaşım Zammı Aşağı Çekilsin"
12 Ocak
-
HABER Ben almazsam, sen almazsan siyonist diz çöker! Boykot edersen kardeşin ölmez
19 Şubat
Dünden bu yana posta ve hızlı kargo taşımacılığında
değişen maktu gümrük vergilerini konuşuyoruz. Bu değişiklikler, e-Ticaret ile
yurtdışından fiyatı yüksek olmayan ürünleri getirtenleri ve tabii ki, ilgili
olan bir kaç e-Ticaret sitesini mutsuz etti.
Ama olayın diğer boyutuna bakmak zorundayız. Hızla
değişen (güya) küresel ticaret ortamında tartışılması gereken hususlar var.
Kendi iç pazarımızı ve KOBİ firmalarımızı korumak zorunda olduğumuz gibi,
yanısıra tüketiciyi bugün mutlu etmek iyi bir şey olsa da, yarının pazar
ortamında tüketici acaba hala mutlu kalır mı? Bugünden önlem almalı mıyız? Ya
da hangi önlemleri almalıyız? Vergiler % 66-100 Arttırıldı Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın imzasıyla 6 ağustosta yayımlanan karara göre artırılan vergi
oranları 21 Ağustos’tan itibaren uygulanmaya başlayacak. Ticaret Bakanı Ömer
Bolat, Çin’deki bazı internet sitelerinden ucuza ürün getirilmesine ilişkin,
“Konunun çok yakın takipçisiyiz. Gerekli kararları da aldık, yakında
göreceksiniz” demişti. Yapılan değişiklikleri hatırlatalım; “Posta veya hızlı
kargo taşımacılığı yoluyla bir gerçek kişiye gelen ve ticari miktar ve mahiyet
arz etmeyen, kıymeti 30 euroyu geçmeyen eşya ile kıymeti 1500 euroyu geçmeyen
ilaç cinsi eşyanın üzerinden; a) Avrupa Birliği ülkelerinden doğrudan gelmesi
halinde yüzde 30 b) Diğer ülkelerden gelmesi halinde yüzde 60 c) 6/6/2002
tarihli ve 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununa ekli (IV) sayılı listede
yer alan eşya olması durumunda yukarıdaki oranlara ilave yüzde 20 oranında tek
ve maktu bir vergi tahsil edilecek. Yurt dışı hızlı kargo alışveriş limiti 150
Euro’dan 30 Euro’ya düşürüldü. Bu değişen oranlar karmaşık tartışmalara neden
oldu. Çünkü $’ın anlaşılamayan (aslında anlaşılan) nedenlerle ucuz tutulduğu
yani TL’nin pahalı olduğu bir ortamda, e-Ticaret ile yurtdışından bir şeyler
almak daha ucuza geliyor. Aynen bu yaz daha ucuz olduğu için, Bodrum ya da
Ayvalık yerine Yunan Adalarında tatil yapanların tercihleri gibi. Dolayısıyla
e-Ticaret yoluyla yurtdışından ürün alarak, birazcık olsun nefes alabilen
tüketiciler, artan oranlardan ötürü kızgınlar.
Ama bu oranlar ülkemiz KOBİ’leri açısından gitgide
bozulan dengeyi bir nebze yerine getiriyor gibi gözüküyor. Onlar olumlu buluyor
ve yine de yetmez diyorlar. Biz de soralım; aşağıda anlatacağımız sorunlara,
vergi artışı yapılarak çözüm bulunabilir mi? Daha yapısal sorunlar yok mu? Ne
Değişti? Daha önceki düzenlemede AB’den gelen ürünlerde vergi yüzde 18, diğer
ülkelerden gelirse vergi yüzde 30’du. Böylece vergilerde yüzde 66 ile yüzde 100
arasında değişiklik yapılmış oldu. Kanun maddesinde belirtilene göre, 30 euroyu
aşan 1.500 euroyu aşmayan ticari miktar ve mahiyet arz etmeyen eşyalar, gümrük
beyanı dahil tüm gümrük işlemlerine tabi. Dolaylı temsilci olarak, posta
idaresi ile Ticaret Bakanlığı’nda belirlenen koşulları taşıyan hızlı kargo
taşımacılığı yapan şirketler yetkili atanabiliyor. Yetkiyi kullanacak olan
hızlı kargo şirketleri gümrük müşaviri çalıştırıyor. Alınan ürünün 30 kilogramı
geçmemesine dikkat edilmesi gerekiyor. Satın alınan ürünler, 30 kilogramı
geçiyorsa gümrük ticari kanunlarına tabii oluyor. 30 kilogramı geçen ürünler
hesaplanırken ek olarak yüzde 48 gümrük vergisi de uygulanıyor.
Ticaret Bakanlığı, ihracat rejimine konu eşya için
miktar veya değer limitlerini ayrı ayrı on katına kadar artırmaya yetkili
durumda. Değişiklik Kimleri Etkiliyor? Şimdi bu ucuz mal satan e-Ticaret
sitelerinden yani Çin’den ürün sipariş ettiğimizi düşünelim. 100 TL’lık ürün
için örnekleyelim; Gümrük vergisi yüzde 60, Özel Tüketim Vergisi yüzde 20 (bazı
ürünler muaf), Gümrük sunum ücreti 22 lira, Damga Pulu Vergisi 2.2 lira Yani
eskiden 100 TL olan ürün artık bu vergi ve diğer ücretlerle, tüketiciye 216,2
TL’ye mal olacak. Dolayısıyla gümrük değerlerindeki bu yükselme, tabii ki en
başta tüketicileri etkileyecek. Daha pahalıya almaya başlayacaklar. Bu durumda,
o ucuz malları satan e-Ticaret sitelerini etkileyecek. Yurtdışındaki depolardan
ya da doğrudan yabancı KOBİ’lerden teslimat yapan firmaların e-Ticaret
satışları düşecek. Ya da belki sepet (yani bir seferde satabilecekleri)
rakamları gerileyecek. Bu yolla bypass yapmaya uğraşacaklar. Ama bu gümrük
fiyatları telefon kılıfı gibi sarf malzemeleri satan dağıtıcı ve ara
dağıtıcılar (ki bilişim sektöründe çok sayıda var) için, bir denge yaratabilir.
Çünkü doğrudan Çin’den satan firmalar diyelim ki, lojistik dahil 100 TL’ye bir
ürün getiriyorsa, ithalatçı/dağıtıcı (omnichanell) firma aynı 100 TL’lik ürün
için diyelim ki, 1 milyon tane ithal ettiğinde, üzerine gümrük vergisi ve
bilimum masrafları koyacak. Dolayısıyla gümrük oranlarının değişmesi, 1.000 TL
altı ürünleri ithal edenler açısından bozuk olan dengeyi yeniden sağlayabilir.
Türkiye Çöplük’e Döner mi?
Denge sağlayabilir desek de, Bilişim sektörünün
derneği Tübider‘in Başkanı Tuncay Işık bize, depolama maliyeti ve garanti
masraflarını hatırlatıyor. Yani 100 TL’ye ürün getiren hızlı kargo firmalarının
yeni vergi oranları ile, büyük miktarda ithalat yapan bilişim firmalarının
(bazı ürünlerde farklı olsa da) maliyetlerinin ancak kafa kafaya geldiğini,
ancak görünmeyen diğer maliyetlerin yani depolama ve garanti masraflarının
burada yer almadığını söylüyor. Dolayısıyla Bilişim sektöründeki KOBİ firmalar,
vergi oranlarındaki artışın, istihdam yaratan ve vergi ödeyen, Türkiye’de
yerleşik KOBİ’lerin, bu dropshipping yapan ve de Türkiye’de varlığı bulunmayan
e-Ticaret sitelerine karşı yeterince korunmadığı düşüncesinde. Bu tek sepette
sipariş edilen, mesela 30 $’lık ürünler, ithalatçıların Tüketiciyi koruma
mevzuatı nedeniyle mecbur olduğu Garanti ve Teknik Servis / Geri İade
koşullarına tabi olmadığı için de, acaba Türkiye özellikle kablo, kulaklık,
telefon kılıfı gibi konularda çöplüğe dönüşür mü diye soruyor ve bakır kablo ya
da HDMI kablolarda bu durumun nasıl olacağını düşünmemizi istiyor. Konuyu
sorduğumuz başka bir uzman ise, tam rekabetin sağlanabilmesi için gümrük
vergilerinin ithalatçılar açısından düşürülmesi, üzerlerindeki yükün kalkması
gerektiğine işaret ediyor:
“Ya Türkiye’de üretim ve ticaret yapanlara Temu gibi şirketlerin sahip olduğu ekonomik, teknolojik ve lojistik imkanları sağlayacağız ya da bu modelde mikro ithalat yapanların şartlarını yerli üretici ve tüccarların şartlarına getireceğiz. İlkini kısa vadede yapamayacağımız için Bakanlık yabancı devlerin haksız rekabetini dengeleme yönünde adım attı. Bunun ne kadar yeterli olacağını önümüzdeki günler gösterecek. 30 Euro altı ürünlerde haksız rekabet, eşitsiz koşullar devam edecek. Çin devleti destekli, para yakma imkanı olan dev şirketlerin global güçlerini ulusal ekonomiler aleyhine kullanmaları dünyanın her yerinde ticareti ve rekabeti negatif etkiliyor. Bu soruna herkes çözüm arıyor. Ticaret Bakanlığı’nın kararı varolan haksız rekabete sınırlı da olsa pozitif bir müdahale çabası olarak değerlendirilmeli.” TEMU Dünyada Pazarları Altüst Ediyor Şimdi bütün bu tartışmaların odağındaki firmaya yakından bakalım. Türkiye 90 milyona yakın nüfusu ile dünyanın en kalabalık ilk 20sinde. Dolayısıyla önemli bir pazar. Bu pazarın yıllar içinde iyi-kötü oluşmuş bir kompozisyonu var ama e-Ticaret şimdi bunu değiştirmekle meşgul. Soru şu; yabancı markalarla dolu olan AVM’ler gibi acaba e-Ticaret’i de yabancı ülkelerin KOBİ’lerine mi teslim edeceğiz. Bunu daha önce de defalarca sorduk. Ama bu soru TEMU ortaya çıktığından bu yana daha güçlü soruluyor. Mayıs ayında Türkiye pazarına giren TEMU konusunu yazmıştık. Bu ülkemizde merkezi olmayan (yani istihdam sağlamayan ya da vergi vermeyen), listediği ürünleri başka ülkelerden (genellikle Çin’den), başka bir ülkedeki tüketicilere aktaran bir model. Şimdilik –muhtemelen pazarı ele geçirene kadar– inanılmaz bir ucuzlukta satıyor (bu modeli Çinli telekomunikasyon üreticilerinde de gördük). Öyle ki, ortalama sepet değeri 2023 sonunda 38,9 $ (bugünkü $ kuru ile 1.300 TL). Dolayısıyla 150 eurodan, 30 euroya inmenin temelinde bu sorun var. Türk pazarı korunmaya çalışılıyor. Ama bu olayın asıl nedeni, AK partinin patlattığı enflasyondan kaçmaya çalışan ve sabit tutulan $’ın yarattığı ortamda yurtdışında daha ucuz ürün bulan tüketicilerin durumu söz konusu. Yani asıl neden AKP’nin ekonomiyi yönetemiyor oluşu. Bunu da not edelim. e-Ticaretimizi Yabancı KOBİ’lere mi Teslim Edeceğiz? Avrupa Birliği’nin DSA ve DMA ile koymaya çalıştığı kurallara bakarsanız ya da ABD’nin özellikle Çinli markalara yaklaşımlarını incelerseniz, arkasında “kendi pazarını koruma” içgüdüsü var. TEMU için lojistik sektöründen aldığım gayri resmi rakam temmuz ayında “1 milyon adet siparişin” gerçekleştirildiği şeklinde. Bunu aşağıda göreceğiz sepet rakamı ile ve de vergi değişiklikleri olmadan hesaplarsak 40 milyon $’dan yani ~1,4 milyar TL/ay’dan bahsediyoruz. 12 ay diye bakarsak da, ~16-20 milyar TL (500-700 milyon $), vergisiz, istihdamsız bir rakam. İşte vergi değişikliğinin temel nedeni bu… Başka ilginç bir detay şu; 2022’de açılan TEMU pazara gitgide daha fazla yerleşiyor. 2022’de açıldığında 24 $ olan sepet değeri, bugün 40 $’a (~1.350 TL) gelmiş. Yani 1 yıl içinde % 62 artmış.
Yine aynı noktaya gelelim; bu hızla giderse TEMU
pazarı/pazarları ele geçirecek. Ucuzluğu iyi ama günün birinde pazarı ele
geçirdiğinde, fiyatlar hala ucuz kalır mı acaba? Soru bu. Diğer yandan bu bir
açıdan tüketici için “ucuz mal” anlamına gelse de, yine soralım; “kalite ne
durumda acaba?” Vergi ile Denge Sağlamak, Enflasyonu Logaritmik Katlar mı?
Sadece TEMU değil, mesela Amazon da aynı modeli kopyalamaya karar vermiş.
Muhtemelen diğer e-Ticaret firmaları da aynı modeli kopyalamak isteyecekler. O
zaman nereye doğru gideriz sizce? İstihdamsız ve vergisiz bu satış modelleri,
ülkenin ekonomisine ne yapar? Bugün yönetilmediğini düşünsek de, ekonomimiz
hala işliyor. Ama yarın? Tabii ki asıl sorunlardan birisi de, AK Parti
iktidarın ülkeyi ekonomik olarak getirdiği nokta, $’ın hala suni olarak
tutuluyor olması ve vergilerin önlenemez yüksekliği. Şimdi hala aynı şeyi
yapıyorlar. Sorunu vergileri yükselterek çözmeye uğraşıyorlar ama soralım;
gümrük vergilerini yükseltmekle bu sorun çözülür mü? Asıl sorun yapısal bozukluk
değil mi? Buna en ilginç örnek, cep telefonu sektörü. Vergiyi arttırdıkça
fiyatlar katlamalı olarak nasıl arttı ve enflasyonu körükleyen kalemlerden
birisi oldu, başka bir yazıda anlatayım. Çünkü bana göre Vergi konusundaki
önemli bir “case study” olmalı. Bu Case Study vergiyi arttırdıkça, dengeyi
nasıl altüst edersiniz ve enflasyonu sadece vergi oranında değil ama karşı
hamleler nedeniyle logaritmik gelişmeler olmaz. Tüketiciler Ne Diyor? Tüketici
Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz’e durumu nasıl
değerlendirdiklerini sorduk. Şöyle yorumladı : “Yurt dışı e-ticaret işlemine
getirilen yeni vergi düzenlemesinin, ekonomi yönetiminin sıkı para politikası
ve dövizin yurt dışına çıkışının engellenmesi ve yerli üreticinin korunması
amacıyla yapıldığı ifade edilse de; bu yeni uygulama tüketicilerin tam rekabet
ortamında seçim hakkını sınırlayacak sonuçlar verecektir. Yeni vergi sınırı
nedeniyle fiyat/kalite parametresi ile alışveriş tercihini yapmak isteyen
tüketici için sınırlayıcı bir durum söz konusu olacak, vergi düzenlemesi
tüketicinin yurt dışı e-ticaret yoluyla alacağı ürünün daha pahalı olmasına yol
açacaktır. Öte yandan yerli üreticinin korunması yerine, kendi lehine rekabet
ortamının azaldığı bir iklimde, yerli üreticinin ürün, kalite ve benzeri
noktalarda kendini geliştirme isteği yok olacak, 70’li yıllardaki gibi ithalat
yasağı nedeniyle özellikle beyaz eşyada yaşadığımız kalitesiz yerli ürünlere
mahkûm olunması anlamına gelecektir. Aynı zamanda yurt içi menşeli e-ticaret
siteleri lehine de haksız bir rekabet ortamı doğacak, rekabetin dolaylı olarak
engellenmesinin faturasını her zaman olduğu gibi tüketici yüklenecektir.
Serbest ekonomik düzende, özellikle son tüketiciye yönelik mal ve hizmet
sunumunda tam rekabet ortamının sağlanması, gümrük, vergi ve benzeri
sınırlamaların en az seviyede tutularak sektörlerde hâkim durum oluşmasına izin
verilmemesi gereklidir. Tam rekabet ortamının sağlandığı ekonomik düzen,
tüketici için en ucuza, en kaliteliye ulaşmasını sağlayacağı gibi yerli üretici
için de geliştirici nitelikte olacaktır. Bu yeni düzenlemenin yakın vade
sonuçları üzerinde gözlem yaparak, olumsuz sürecin söz konusu olması durumunda
Rekabet Kurumu’nun konuya eğilmesi için girişimde bulunacağız.”
Kaynak: https://turk-internet.com/gumruk-oranlari-neden-degistirildi/