
Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, Aydınlık'a
yaptığı açıklamada gıda terörünün önüne geçilebileceğini açıkladı. Deniz,
düzenleyici bir üst kurulun oluşturulmasını önerdi.
Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Mehmet Bülent Deniz, gıda terörünün önüne
geçilebilmesi için idari olarak özerk, düzenleyici bir üst kurulun
oluşturulmasını önerdi. Aydınlık’a konuşan Deniz, kamuoyu desteği belli bir
noktaya geldiğinde, önerilerini Cumhurbaşkanlığına da sunmayı planladıklarını
söyledi.
Tarım Bakanlığının
uygulamalarının ve yayınladığı listelerin ciddi tartışmalara yol açtığını
belirten Deniz, şöyle konuştu:
“Kamuoyunu
tatmin eden kararların altına imza atan Rekabet Kurulu gibi, BDDK gibi bir
‘Gıda Güvenliği Kurumu’ kurulmalıdır. Bütçesi Bakanlık bütçesinden ayrı, idari
olarak özerk olmalı. Kurumda atamayla gelen üyelerin yanı sıra mutlaka tüketici
örgütlerinin, bilim insanlarının olduğu, idari ceza kesebilen, analiz yaptırma
yetkisine haiz bir üst kurul olması lazım.”
ÜRÜNLERİ
PİYASADAN TOPLATMA YETKİSİ DE OLMALI
Önerdiği
kurulun taşradaki örgütlenmesinin Tarım Bakanlığı üzerinden yapılabileceğini
belirten Deniz, “Analiz yapma, numuneleri toplama, sonuçları açıklama, idari
para cezası gibi tüm yetkiler bu kurulun elinde toplanmalı.” dedi.
Türkiye’de
ceza alan ürünlerin piyasadan toplatılması uygulamasının da
başlatılması gerektiğini belirten Deniz şöyle sürdürdü: “Avrupa ülkelerinde
ceza alan firma, gıda olsun olmasın, ürünlerini çağırmakla mükellef. Ürünlerin
piyasadan toplatılması yetkisinin de bu kurulda olması gerektiğini düşünüyorum.”
Ürünün
numunesinin raftan ne zaman alındığının, tahlilin ne zaman yapıldığının
açıklanmasının, tüketicinin tazminat hakkı açısından da önemli olduğunu
belirten Deniz, şöyle sürdürdü:
“Tazminat
için nedensellik bağının kurulması lazım. Hangi tarihte analiz yapıldığını
bilemediğimiz durumda nedensellik bağı kuramıyoruz.”
BAKANLIĞA
SORDUK CEVAP GELMEDİ
Mehmet
Bülent Deniz, listelerde ünlü markalardan hiçbirinin olmadığının dikkat
çektiğini, listelerde, kıyıda köşede kalmış köfteci, kasap, market veya
bunlarla ilgili tedarik zincirinde yer alan firmaların görüldüğünü ifade etti.
Spekülasyona meydan vermeyen bir yaklaşım gerektiğini belirten Deniz,
Bakanlığın toplumdaki tepkileri görmezden gelerek yoluna devam edemeyeceğini
vurguladı.
Deniz
şöyle konuştu:
“Kaç
analiz yaptınız da bu kadar sonuç ürettiniz? 1 milyon 400 bin analizden söz
ediliyor. O kadar çok analizden bu kadar az sayıda sağlığa zararlı ürün
çıkıyorsa, gıda konusunda endişelenmemize gerek yok, Avrupa standartlarının da
üzerindeyiz demektir.
“Tarım
Bakanlığı, ne kadar analiz yaptığını açıklamalıdır. Şu kadar analiz yaptık,
şunlar sorunlu çıktı, şuna idari para cezası verdik, şuna savcılık yolu
gösterdik, şu işlemleri yaptık denilmeli. Ürünlerin hangi tarihte raftan
alındığı, analizlerin içeriği, ne zaman yapıldığı açıklanmalıdır. İfadeler de
açık olmalı, ‘tek tırnaklı hayvan’ yerine, eşek etiyse eşek eti denilmesi
lazım.
“Biz,
liste açıklanır açıklanmaz Tarım Bakanlığına bütün bunları soru olarak
yönelttik. Cevap gelirse kamuoyuyla paylaşacağız.
“Tarım
Bakanlığı’nın bir adım geriye çekilip ‘biz ne yapıyoruz’ diye kendine sorması
lazım. Günlerdir medyada bu konu konuşuluyor. Bakanlık sosyal medyadaki
tepkileri görmezden gelerek yola devam edemez. Bu modelin işlemediği ortaya
çıktı. Canın isterse paylaşıp istemezse paylaşmazsan, 2,5 yıldır olduğu gibi,
kamuoyu da kuşkuyla bakacaktır.”
YASA
DÜZENLEMESİNİ UMUTLA BEKLİYORUZ
Ceza
İnfaz Yasasında değişikliğin gündemde olduğunu belirten TBF Başkanı Deniz, gıda
teröründe ‘cezasızlık’ durumunun önemli etkenlerden olduğunu ifade etti.
Ceza
yasasında halkın sağlığını bozan firmalara hapis cezası dahil caydırıcı cezalar
öngörüldüğünü anımsatan Deniz, şunları söyledi:
“Ceza
yasamızda hapis cezası var. Tekrarında artan oranda hapis cezası var. Hapis
cezası alan firma görmediğimiz gibi faaliyet durdurma cezasının da sonuç
vermediğini görüyoruz, firma, örneğin oğlunun adına kurduğu firmayla
faaliyetine devam ediyor. Bu cezasızlık algısını gidermek için siyasiler adım
atarken, gıda terörüyle ilgili de madde eklemeyi ihmal etmesinler.”
Mehmet
Bülent Deniz, gıdayla ilgili suçların büyük bölümünün insan sağlığına doğrudan
kasteden suçlar olduğunu vurguladı. Konunun daha çok ‘ekonomik suç’ olarak
görülüp para cezası verildiğini belirten Deniz, bunun suçu önlemede etkisiz
kaldığına dikkat çekti.