-
HABER TBB TÜKETİCİ HAKLARI KOMİSYONU TARAFINDAN “TÜKETİCİ HUKUKUNDA GÜNCEL UYGULAMA VE GELİŞMELER” KONULU SEMPOZYUM DÜZENLENDi
06 Kasım
-
HABER Tüketici Birliği Federasyonu - Tehlikenin farkında mısınız?
28 Nisan
-
HABER Tüketiciler Birliği Federasyonu uyardı: 'ZDS'de eksikler var düzenleme yapılmalı'
19 Ocak
-
HABER ATM'lerde para çekme limiti tamamen değişiyor: Bankalarda yeni dönem başladı
02 Mart

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkanı Bülent Deniz ve TÜKONFED Başkanı
Aydın Ağaoğlu, tüketici haklarını ve enflasyonla mücadelede yapılması
gerekenleri Samimi Haber’e anlattılar. Deniz, devletin daha adil bir yaklaşım
sergilemesi gerektiğini belirterek, ‘Servet vergisi’ getirilmesi gerektiğini
savunurken, Ağaoğlu, tüketiciyi aldatanlara kapatma cezası önerdi.
Tüketici haklarının korunması ve
enflasyonla mücadele, son dönemde toplumun en çok konuştuğu konulardan biri
haline geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın fahiş fiyatlı ürünleri boykot çağrısı
yeni konuları gündeme getirdi.
Tüketici Birliği Federasyonu Genel
Başkanı Bülent Deniz, Samimi Haber’e yaptığı değerlendirmede, devletin
enflasyonla mücadele ve vergilendirme politikalarında daha adil bir yaklaşım
sergilemesi gerektiğine dikkat çekti. Deniz; “Eğer devlet, enflasyonla mücadelede
ve ekonomideki darboğazla ilgili samimiyetini ortaya koymak istiyorsa, 'servet
vergisi' getirilmelidir” ifadelerini kullandı.
Tüketici Konfederasyonu (TÜKONFED)
Başkanı Aydın Ağaoğlu, tüketicinin boykot yapabilmesi için, ‘Şu market marka
fiyatını fahiş şekilde artırdı’ denmesi gerektiğini dile getirerek; “Bakanlık
kime ne kadar ceza kestiğini açıklamalıdır” dedi.
“FIRSATÇI İHBAR HATTI OLUŞTURDUK”
Başkan Bülent Deniz, Türkiye’nin
2018 yılından itibaren yüksek enflasyonla mücadele içinde olduğunu belirterek,
pandemi, deprem ve seçimlerin ekonomik kırılganlığını artırdığını vurguladı.
Deniz, 2024 yılının bitmesine rağmen ekonomide henüz olumlu sonuçlarına
ulaşılmadığına dikkat çekerek, yüksek enflasyonla nedeniyle fırsatçı
firmalarının tespit edildiğini söyledi. Bu nedenle Ticaret Bakanlığı’nın 2019
yılında Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu kurulduğunu ifade eden Deniz, bu
kurulda 3 yıl görev yaptığını dile getirerek; “Kurul, fırsatçı firmaların
maliyetleri gerekçe göstererek aşırı zam yapmalarını engellemeyi hedefliyordu.
Bu tür firmalara ağır para cezaları kesildi ve caydırıcı bir etki yaratılması
hedeflendi. Ancak asgari ücret, emekli maaşları ve memur maaşlarındaki
artışlarla birlikte firmaların bu durumu bahane ederek fiyatlarını artırdığı
görülüyor. Bunun sonucunda vatandaş zor durumda kalıyor.
Asgari ücret artışına dayanarak zam
yapan firmaların tespiti için ‘Fırsatçı İhbar Hattı’ kurduk. Bu hat üzerinden
yapılan bildirimler Ticaret Bakanlığı’na iletilecek ve burada amaç, firmaları
ifşa ederek kamuoyu oluşturmak. Hedef, bu şekilde firmaların davranışlarını
denetlemek ve düzeltici bir etki yaratmak” şeklinde konuştu.
“BOYKOT ÇOK YAPILABİLECEK BİR DURUM DEĞİL”
Hedeflenen bu ifşanın boykot
anlamını taşımadığının altını çizen Deniz, Cumhurbaşkanı’nın boykot çağrısının
da çok yapılabilir bir durum olmadığını ifade etti. Tüketicinin en büyük
silahının boykot olduğuna dikkat çeken Deniz, bu boykot yerine konulacak başka
bir ürün olursa yapılabileceğini belirtti. İfşanın çok önemli bir yaklaşım ve
terbiye edici olduğunu ifade eden Deniz, ilerleyen günlerde gelen bildirimlerle
beraber firma isimlerini Ticaret Bakanlığı’yla paylaşacaklarını söyledi. Deniz,
şu şekilde devam etti:
“Ticaret Bakanlığı’ndaki o
bahsettiğim kurulun, Haksız Fiyat Değerlenme Kurulu, ceza kestiği zaman kesilen
ceza miktarlarını açıklıyor, firmaları açıklamıyor, isimleri açıklamıyor.
Halbuki bize göre esas ifşanın isimleriyle yapılması lazım. Nasıl Tarım Bakanlığı,
gıdada tağşiş yapan firmaları isimlerini kamuoyuyla paylaşıyor ve çok etkili
oldu. Aynı şekilde bu kurumun da para cezası kestiği, yani haksız zam yaptığı
iddiasıyla para cezası kestiği firmaların isimlerini kamuoyuyla paylaşması
gerektiğini ifade ediyoruz. Böyle bir talebimiz de var”.
“TÜKETİCİ BÜTÇESİNE UYGUN ALIŞVERİŞ YAPABİLECEK”
Deniz, yaklaşık 3,5 yıldır süren
bir ‘Market Endeksi’ çalışmasına dikkat çekti. Bu çalışmada, 6 farklı ildeki 9
marketin fiyatları düzenli olarak takip edildiğini belirten Deniz, her ayın
3’ünde ise TÜİK ile birlikte, o ayın market endeksi verileri kamuoyuyla
paylaşıldığını ifade etti.
Market endeksi kapsamında, paketlenmiş ve paketlenmemiş gıda ürünleri ile
temizlik ve hijyen malzemeleri yer aldığını söyleyen Deniz; “Fiyat tespitleri
ise görsel olarak fotoğraflanarak yapılmakta ve tüm bu veriler bir veri tabanına
işleniyor. Bu veri tabanı hem market hem de marka bazında halkın erişimine açık
tutuluyor. İnternet sitesi üzerinden, tüketiciler bir kiloluk Reis marka
pirincin hangi markette, örneğin Carrefour’da mı, Migros’ta mı yoksa yerel
markette mi daha ucuz olduğunu kolayca görebiliyor. Bu sistem sayesinde,
tüketiciler daha bilinçli alışveriş yapma imkânı buluyor ve alışverişlerini
daha uygun fiyatlarla yapabilme şansı elde ediyor. Ayrıca, bu çalışma ile
ailelere yönelik bir hizmet sunularak, tüketicilerin bütçelerine uygun tercih
yapmalarına yardımcı olunuyor” diye konuştu.
Esnaf ahlakı hakkındaki iddialara
da değinen Deniz, bu iddiaların çok yaygın olmadığını düşündüğünü belirtti.
Türkiye’deki esnafın töresine ve eğilimlerine bağlı hareket ettiğine dikkat
çekti. Esnafın da çektiği sıkıntıları dile getiren Deniz; “Buradaki dengeyi
görmek gerekir ve bu dengeyi gördüğümüz zaman da bütün esnaflar, satıcılar,
üreticiler etik dışı davranıyorlar diyemeyiz. İçlerinde elbette fırsatçılar
var. Bizim maksadımız bu fırsatçıları teşkil etmek ve bunların piyasada pazar
paylarının azalmasını sağlamak” ifadelerini kullandı.
“DÜNYADAKİ İLK TÜKETİCİ YASASI BİZDE”
Deniz, dünyadaki ilk tüketici
yasasının Osmanlı zamanında çıktığını ifade ederek, ‘1517 Bursa Kanunnamesi’
adlı yazılı yasa olduğunu belirtti. Bu yasanın içeriğine değinen Deniz, şöyle
konuştu:
“Bu yazılı fermanda üretilecek ürünlerin hangi standartlarda olması gerektiği,
müşteri nasıl davranılması gerektiği, yapanın nasıl cezalandırılacağı gibi çok
enteresan hükümler var. Bu Türkiye’deki Ahilik kökünün aslında nereden
uzandığını gösteriyor. Dünyanın ilk tüketici yasasının olduğu bir topraklarda
yaşayan bir ulus olarak biz elbette hala bu geleneğin devam ettiği
düşüncesindeyiz. Ancak tabii ekonomideki küreselleşme, zincirlerin artık
ekonomiye hâkim olması, tekele dönüşmesi gibi sebeplerle gözden kaçılmış olsa
da hala semt pazarlarında, semt bakkalımızda, marketlerimizde, esnafımızda
ayakkabı tamircisinde biz aynı yaklaşımı görüyoruz. Dolayısıyla yaygın olarak
bir ahlaksızlık boyutu olduğunu düşünmüyoruz ama bazen de çok uç örnekler
görüyoruz”.
“TÜKETİCİNİN ETİKET OKUMASI GEREKLİ”
Son dönemde artan fiyatlarla ilgili
alınması gereken tedbirlerin önemine değinen Deniz, çözüm önerilerini sıraladı.
Fiyatların aşırı şekilde artmasını engellemek için ifşa ve idari para
cezalarının caydırıcı olduğunu belirten Deniz, bunun yanı sıra ambalajlı
ürünlerde tavsiye edilen satış fiyatı uygulamasının devreye girmesi gerektiğini
vurguladı. Deniz, eğer tavsiye edilen satış fiyatı uygulanırsa, tüketicilerin
ürünler arasında fiyat kıyaslaması yapabilmesinin çok daha kolay hale
geleceğini ifade etti. Deniz; “Böylece, bir ürünün etiket fiyatı ile raf fiyatı
arasında bir fark olamayacak ve tüketici daha bilinçli seçimler yapabilecektir”
dedi.
Deniz, ayrıca etiket okuma
alışkanlığının tüketicilerde yeterince gelişmediğine de dikkat çekti. Etiket
yönetmeliğine göre, fiyat değişikliklerinin yasal olarak 30 gün içinde ilan
edilmesi gerektiğini belirten Deniz, özellikle deterjanlar gibi ürünlerde farklı
gramajların farklı fiyatlarla satıldığını söyledi. Tüketicilerin aslında daha
pahalı bir deterjan satılma stratejisi uygulandığını söyleyen Deniz, ancak
birim fiyatları kıyaslayarak ve ürünlerin gramajlarını dikkate alarak daha
uygun fiyatlı seçenekleri tercih edebileceklerini belirtti.
Bu noktada, tüketicilerde etiket
okuma farkındalığının artırılması gerektiğini belirten Deniz, ürünlerin birim
fiyatlarının etiketlerde daha belirgin şekilde yer almasının önemli bir adım
olacağını ifade ederek; “Bu sayede, tüketiciler daha bilinçli alışveriş yaparak
hem bütçelerini daha iyi yönetebilecek hem de fırsatçı fiyat artışlarına karşı
daha dikkatli olabilecekler” dedi.
“DEVLET DAHA ŞEFFAF VE ADİL POLİTİKA İZLEMELİ”
Deniz, son dönemde fiyat
artışlarının yoğunlaştığı bir dönemde, haksız fiyat artışlarının şikâyet
edilmesinin yanı sıra devletin de enflasyonla mücadeledeki yaklaşımının
eleştirilmesi gerektiğini belirtti.
Devletin, enflasyon oranına bağlı
olarak yaptığı ‘yeniden değerleme’ ile tüm gelirlerdeki artışları duyurduğuna
işaret eden Deniz, bu artışın kamuoyuna yeterince açıklanamadığını
vurgulayarak; “Yeniden değerleme oranı, yüzde 44 gibi yüksek bir seviyeye ulaşmışken,
aynı oranların ücret artışlarında uygulanmıyor olmasının toplumda bir
adaletsizlik algısına yol açıyor. Bu durumun açıklığa kavuşturulması ve
kamuoyunun tatmin edici bir şekilde bilgilendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
Deniz, yakın zamanda otoyol
geçişleri ve köprü geçişlerine yönelik zamlara, araç muayene ücretlerindeki
artışa da değindi. Ayrıca, araç muayene ücretinin 1.800 TL’den 2.000 küsur
liraya çıkarılmasının ve diğer birçok kamusal hizmetteki artışların, yüzde 44’ün
üzerinde zam oranlarına ulaştığını belirtti. Deniz, bu tür artışların da kamu
hizmeti anlamında, enflasyonla mücadeleye ters düşebilecek bir etki
yaratabileceğini söyledi.
Deniz, enflasyonla mücadelede
yalnızca fırsatçılıkla ve özel sektörle mücadele edilmesinin yeterli
olmayacağını, aynı zamanda devletin de bu mücadelenin bir parçası olarak daha
şeffaf ve adil bir politika izlemesi gerektiğini belirtti. Kamu ve vatandaşın
birlikte hareket etmesi, bu mücadelenin başarıya ulaşması için kritik önem
taşıdığını vurguladı.
“SERVET VERGİSİ GETİRİLMELİ”
Tüketici Birliği Federasyonu Genel
Başkanı Bülent Deniz, ekonomik adaletsizliğe karşı devletin daha adil bir
yaklaşım benimsemesi gerektiğini savunarak; “Özellikle enflasyonla mücadele ve
ekonomik darboğazla ilgili alınacak tedbirler arasında ‘servet vergisi’
getirilmesini gerekiyor” dedi.
Deniz, servet vergisinin,
toplumdaki gelir adaletsizliğini azaltmaya yönelik önemli bir adım olacağını
belirtti. Deniz, bu tür bir verginin zenginlerden alınacak daha fazla katkı ile
toplumun daha adil bir şekilde desteklenebileceğini ifade etti.
Deniz, servet vergisi konusundaki
sözlerini şöyle sürdürdü: “Servet vergisi veya varlık vergisi deyince aklımıza
1940'lardaki o kötü anılar geliyor. Gayrimüslimlerin ek vergi vermesi ve
vermeyenlerin taş ocaklarında çalıştırılması gibi olumsuz hikayeler akla
geliyor ama bizim kastettiğimiz böyle bir şey değil. Burada amaç, sadece
toplumsal eşitsizliği azaltmak”.
Deniz, özellikle kira
fiyatlarındaki artışa değinerek; “2022-2023 döneminde kira fiyatları çok yüksek
seviyelere çıktı. Biz o dönemde, kiralara yüzde 25 sınırı getirilmemesini
önerdik. Bu toplumda büyük bir kaosa neden olur dedik. Bizim önerimiz, sadece kiralarla
zenginleşen kişilere yönelik ek vergi getirilmesiydi" ifadelerini
kullandı.
İstanbul gibi büyük şehirlerde, çok
sayıda dairesi olan ve yalnızca kira geliriyle zenginleşen kişilerin vergiye
tabi tutulması gerektiğini belirten Deniz; “Bazı insanlar 100 daireye sahip,
hiçbir üretimleri yok, sadece kira gelirleriyle zenginleşiyorlar. Bu tür
kişilere vergi uygulandığında, piyasa dengelenir ve kira fiyatları düşer. Bu
zorlu dönemde, devletin doğru ve adil politikalarla ekonomiyi dengelemesi
gerekiyor” dedi.
“FAHİŞ FİYAT UYGULAYAN KİM VARSA, İFŞA EDİLMELİDİR”
TÜKONFED Başkanı Aydın Ağaoğlu, son
dönemde gündemde olan boykot çağrıları ve fahiş fiyat artışlarıyla ilgili
dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Ağaoğlu, tüketicilerin en temel haklarından
biri olan bilgilenme hakkı çerçevesinde, fahiş fiyat uygulayan işletmelerin
ifşa edilmesi gerektiğini savundu.
Ağaoğlu, tüketiciyi aldatan kim
varsa ifşa edilmesini gerektiğini savunarak; “Bu işletmelere geçici kapatma
cezası verilebilir. Bu cezanın sebebi ise işletmenin camına asılmalı ki
tüketici, en büyük silahı olan tüketmeme hakkını kullanabilsin. Eğer işletme
ısrarla devam ediyorsa, hapis ve ticaretten men cezası uygulanabilir” diye
konuştu.
Ayrıca, bu tür ekonomik suçlarla
ilgili ekonomik ceza uygulamalarının gerekliliğine de dikkat çeken Ağaoğlu,
Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 237. maddesinde yer alan düzenlemeyle fiyat
artışları ve işçi ücretlerini etkileyen eylemlerin cezalandırılabileceğini
hatırlattı.
“BAKANLIK KİME NE KADAR CEZA KESTİĞİNİ AÇIKLAMALIDIR”
Ağaoğlu, Ticaret Bakanlığı’nın
fahiş fiyat uygulayan markaların ifşa listelerini yayımlayarak, vatandaşların
bilinçli bir şekilde hareket etmesini sağlaması gerektiğini belirtti.
Tüketicinin boykot yapabilmesi için, ‘Şu market ya da bu marka fiyatını fahiş
şekilde artırdı’ denmesi gerektiğini dile getiren Ağaoğlu; “Bakanlık kime ne
kadar ceza kestiğini açıklamalıdır” ifadelerini kullandı.
Bu tür uygulamaların daha etkili
olabilmesi için, ambalajlı gıda ve ihtiyaç ürünlerinde TETT (Tavsiye Edilen
Tüketim Tarihi) gibi etiketlerinin de zorunlu hale getirilmesini öneren
Ağaoğlu, bu uygulamanın, tüketicilerin fiyatlar hakkında daha sağlıklı bilgi
edinmelerine yardımcı olacağını ifade etti.
Ayrıca, zincir marketlerin ortak
fiyat belirleyip belirlemediklerinin tespit edilmesi için Rekabet Kurumu’na
internet üzerinden şikâyet yapılabileceğini hatırlatan Ağaoğlu, 2021 yılında
Rekabet Kurumu’nun ortak hareket eden 5 zincir market ve bir büyük sıvı yağ
firmasına 2.7 milyar liralık ceza kestiğini belirtti.
Ağaoğlu, kamuoyu baskısının etkili
olabilmesi için, Tarım Bakanlığı’nın taklit ve tağşiş ürünleri gibi fahiş fiyat
artışı yapan markaların da listesinin yayımlanmasının önemini vurguladı.
Kaynak:https://www.samimihaber.com/tuketici-birligi-baskani-bulent-deniz-servet-vergisi-getirilmeli